Sosyal Medya

Makale

Hayatımızdaki dengeyi Kuranı kerim’le kurabilir miyiz?

Hayatımızda bir dengesizlik olduğu açık. Denge, yani her şeyi kıvamında yapmak.

Dünyada insandan baÅŸka denge bozucu bir varlık yoktur. Bütün varlıkların bir denge ile varoluÅŸlarını sürdürmeleri bir yana, hepsi dengeyi korumak için çalışır. Bu durum bile baÅŸlı başına Allah’ın gücünü ve yaratmasındaki hikmeti ortaya koymaya yeter. Sadece havadaki oksijen ve azot dengesi azıcık bozulsa hayat diye bir ÅŸey kalmaz. Sırf insandır ki, kendi dengesini de dünyanın dengesini de bozar. Çünkü iradesi olan ve gücü nispetinde dilediÄŸini yapabilen tek varlık insandır.

Kuranıkerim’in kâinattaki dengeden çokça söz ettiÄŸini hepimiz biliyoruz.

‘Biz her ÅŸeyi bir ölçü ile yarattık’, ‘GüneÅŸ de Ay da çok dakik bir hesapladır’, ‘Allah göğü yükseltti ve mizanı/ölçü ve dengeyi koydu, ta ki, ölçme ve dengelemede yanlış yapmayasınız. DenkliÄŸi saÄŸlam yapın, dengeyi bozmayın’. ‘Biz gönderdiÄŸimiz her elçimizi açık delillerle göndermiÅŸ, her birine hem kitap hem de mizan/ölçü vermiÅŸiz’. Allah bu ümmetin temel vasfının vasat bir ümmet olması olduÄŸunu da söyler. Vasat, yani uçlar arasında dengeli bir orta yol.

Mizan vezinden gelir, tartma ve dengeleme demektir. Teraziye de mizan denir. Hukuk da mizandır. Dilimizde terazi mizan kurulacak ifadesi vardır. Aslında terazi kelimesi de karşılıklı rızalaÅŸma demektir ve yine bir dengeyi ifade eder. İki tarafın da kabul edebileceÄŸi bir orta çizgiyi anlatır. Allah Yahudi ve Hıristiyanları, ‘ey Ehlikitap, dininizde haddi aÅŸmayın’ diye uyarır. Çünkü bu her iki din mensupları da Allah’ın koyduÄŸu dengeyi bozdular. Ya bir beÅŸeri/İsa’yı ilah gördüler, ya da Allah’ı eksik bildiler. Ya dünyayı büyütüp ahireti yok saydılar, ya da dünyayı terk edip ruhbanlık yaptılar.

Resulüllah (sa) ‘Sizin hayırlınız, ne ahireti için dünyayı terk edeniniz, ne de dünyası için ahireti terk edeninizdir. Aksine her birine gereÄŸi kadar deÄŸer vereninizdir’ (İbn Mace) buyurmuÅŸtur.

Bunlar nereden aklıma geldi? Kuranıkerim okumalarım sırasında hep dikkatimi çeker; Kuran’ın ele aldığı konularda da bir dengenin bulunuyor olması gerekir. Öyle ya, mademki o, dünyanın sonuna kadar bütün insanlığın rehberidir, birilerinin zannettiÄŸi gibi hükümleri tarihsel ve bölgesel deÄŸildir, o halde bütün zamanlar için dengeli bir içeriÄŸe sahip olmalı deÄŸil midir? Kısaca kıyamete kadar gelecek insanlık tarihi için neyin ne kadar yeri, gereÄŸi ve deÄŸeri olacaksa Kuranıkerim ona o ölçüde yer vermiÅŸ olmalıdır. Bize düşen de bu ölçüyü anlayıp, dengeyi buna göre kurmamızdır.

Dünya ve ahiret dengesi, cihat, tefekkür ve ibadet dengesi, sevgi ve nefret dengesi, kazanma ve harcama dengesi, tabiat bilgisi, yani fizik kimya astronomi bitki hayvan vb bilimi ve din ilmi dengesi, ilim ve amel dengesi, çalışma ve istirahat etme dengesi ilah.

Bunlara baktığımızda günümüzde müslümanların bu dengeleri iyi kuramadıklarına ÅŸahit oluruz. Mesela en temel ibadetler olan namaz, oruç ve hacdan bahseden ayetlerle, göklerin yaradılışından, yıldızlardan, aydan ve güneÅŸten, daÄŸlardan, bitkilerden ve hayvanlardan bahseden ayetler arasındaki sayısal denge Müslümanların ruznamelerinde var mıdır? Mesela namaz kılın ayetiyle, yerlerde ve göklerde neler olduÄŸuna bir bakın, devenin nasıl yaratıldığını inceleyin, nazar budur, gibi ayetler arasında Allah’ın kulundan istediÄŸi ÅŸeyler bakımından bir fark var mıdır? En nihayet belki şöyle bir farktan söz edilebilir, birisi bütün mükellefler için geçerlidir, yani farzı ayındır, diÄŸeri yeterli olacak ölçüde mükelleften istenmektedir, yani farzı kifayedir. İyi de, farzı kifayeyi yeterli ölçüde mükellef yerine getirmediÄŸinde o herkes için farzı ayın olmaz mı? Kuranıkerim’de kaç tane ahkam ayeti, kaç tane varlığı tanımamızı isteyen ayet vardır?

Benim rahmetli babam günde tam on iki vakit namaz kılar, en az iki saat tarikat dersi yapardı. Zaten başka bir şey yapamayanlar için hadi bunu normal sayalım, ama bunu herkes için en güzel İslam diye görebilir miyiz?

İşte bu açıdan Kuranıkerim’e baktığımızda onda imanın, takvanın, küfrün nifakın, Yahudilerin, Hıristiyanların, varlık ve kâinat hakkında kafa yormanın, cenneti ve cehennemi düşünüp hesaba katmanın, vermenin ve bölüşmenin, dürüstlüğün ve istikametin namaz ve oruçtan çok daha fazla yer aldıklarını görürüz. O halde Allah (cc) Ehlikitaba, ‘dininizde haddi aÅŸmayın’ buyururken, bunu aynı zamanda bize de söylemiÅŸ olmaz mı?

Mesela Yahudi ve Hıristiyanların düşmanlıklarını ve hatalarını öne çıkararak onlardan bu kadar söz edilmiş olması bizim bunu hesaba katıp gerekeni yapmamızı gerektirmez mi?

Kaynak: Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.